ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ VE TÜM ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞADOLSUN



ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ VE  TÜM  
ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞADOLSUN

Çanakkale savaş alanlarına ve
Şehitliklerimize Ecdadımıza  layık olmaya çalışan torunları  ve 
Duyarlı insanlarımız tarafından Yoğun bir akın var.
Anadolu’dan Trakya’dan Otobüs dolusu binlerce insan
Her yıl şehit ecdatlarının kabirlerini ziyaret için Çanakkale’ye doğru yola çıkıyor.
Çoluk çocuk, genç yaşlıyüz binlerce insan  her yıl bu ziyareti yerine getiriyor.
Ama diyorsunuz ki, ne sağlığımız, ne de imkanlarımız
böyle bir ziyareti yapmaya imkan tanımıyor.
Tamam..Ama eğer özelliklede İstanbulda oturuyorsanız
Çanakkale şehitlerini ziyaret etme şansınız yine de var.
 “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle;
Çanakkale Savaşları sırasında binlerce yaralı, hastane gemileriyle ve karayolundan  çeşitli vasıtalarla İstanbul’a taşındı.
Çanakkale Savaşları’nda İstanbul, büyük bir hastane gibi hizmet verdi.
Kadıköy yakasındaki koca Selimiye Askeri Kışlası  bile hastane olarak kullanıldı.
Yarası ağır olup da iyileşemeyenler burada şehit oldu ve büyük çoğunluğu
Edirnekapı’daki şehitliğe gömüldü.
Şehitliğin olduğu bölüme de Çanakkale Savaşları’nın ve destansı zaferlerin anısına büyük bir
Anıt dikildi.   Mehmed Âkif Ersoy merhum da bu şehitlerle
Polis şehitleri arasındaki bölümde medfundur

22 BİN ŞEHİT İSTANBUL’DA
Edirnekapı’daki şehitlikte 22 bin Çanakkale şehidi yatıyor
Edirnekapı şehitliği kültür  tarihçisi araştırmacı-yazar-yapımcı Talha Uğurluel’in ifadesiyle
Adeta “Küçük Çanakkale”dir. Ecdadını ziyaret etmek isteyenler Edirnekapı’ya gidebilirler   Belki de dedelerini burada bulacaklar.  Mesela bizim son ziyaretimizde de öyle oldu. değerli bir Gazeteci abimiz, kitabelerdeki isimleri okurken Bandırmalı “İbrahim oğlu Recep” adını görünce “Aaa, bu büyük ninemizin bahsettiği
Çanakkale’ye gidip de dönmeyen aile büyüğümüz olmalı.” deyiverdi.
Memleket ve isimler uyuyordu. Siz de böyle sürprizlerle karşılaşabilirsiniz.

İLAHİ İKRAM   KÜÇÜMSENEBİLİR  Mİ?   
Çanakkale’de savaş  esnasında yaşanan sayısız fevkalade hadiseden başka
Savaş sonrasında da pek çok olağanüstü hadise vukû bulmuştur.
Cesedi bozulmamış şehitlerimiz, tüfeğini bırakmayan askerimiz, akşamları görülen
Nöbet mangası, daha neler neler. Bugün bu manevi hâlden yoksun bazıları bunları,
“hurafe” olarak yansıtmaya çalışıp, insanımızın maneviyatını bozmaya çalışıyorlar.
Savaştan sonra ortaya çıkan bu ilahî tecellilerin en önemli hikmeti,
“Ve’d-Duha” suresinde ifadesini bulan
“Rabb’imizin bizi terketmediği ve yolunda gidersek de terk etmeyeceğini ifade etmesidir

Biz  Çanakkale'de şahlanan Rûhu canlı tuttukça 
İlahi  Nusret'de her zaman milletimizin üstünde olacaktır.

*** EDİRNEKAPI’DAKİ “MEÇHUL ASKER”
Karayolları idaresi, şehrin çevre yollarının yapımına başlamış.                    
Hazırlanan plana göre yollardan biri de Edirnekapı Şehitliği’nin ön kısmından geçecek.
Yol çalışmaları öncesinden yolun geçeceği yerlerdeki  mezarlıklarda nakil işlemleri yapılacak. Yol geçen yerlerdeki   mezarlara sahip çıkan olursa  gelip
“kendi ölüsünü nakledecek, kimsenin sahiplenmediği
Mezarlar ise buldozerin acımasına bırakılacak.
Gelin olayı, o yıllarda 17. Bölge Müdürlüğü  l.Grup Şefliği’nde inşaat sürveyanı olan
Kütahyalı Emekli Ahmet Yenel’den dinleyelim:
Çevre yolu ve tünelinin geçiş yapacağı istikamette, Edirnekapı Mezarlığı bulunmakta  -
Ne tevafuk ki- Çanakkale şehitlerinin gömülü kısmı da tam yolumuzun üzerinde;
Mecburen, mezarları açıp şimdiki şehitliğe nakledeceğiz.
Bir gün, ölüler arasında elbise ve vücudu nokta kadar bozulmamış  bir
Subay çıktı karşımıza. Tam uykuya dalmış bir kişi; pantolonunun iki yanında kırmızı dikişi vardı. Gözleri yumuk, sanki bize gülüyordu. Öyle bir hali vardı ki;
‘Benim canım yok olmadı, öbür dünyada bile olsa ben böyleyim’ der gibiydi.
Olay cuma gününe denk gelmişti. Aynen elbiseleri ile tabuta yerleştirip camiye götürdük. Namazını kılarak tekrardan bu günkü yerine diğerlerinden ayrı olarak gömdük.
İnceleme sırasında isminin Mülazım Yusuf olduğu tespitedilmişti.
Ama mezar taşına ismi yazılmamış.(Bakınız: Çanakkale Savaşları, Talha Uğurluel, sf: 235) Taşının üzerinde şu ifade yer alıyor:
“1971 yılında şehitlikteki tünel inşaatının yapımı esnasındaki kazılarda meçhul
Asker elbiseleriyle birlikte bütün olarak bozulmadan bulunmuştur ve
Buraya bulunduğu şekliyle defnedilmiştir. Ruhu şadolsun.
” Bu meçhul askerin mezarı polis şehitliğinin içindedir 
Bu yazıyı okuyan sizlerinde yerine  bizzat ziyaret ederek yasini şerifler ve
Fatihalar okuduk  rabbim kabul buyursun

Cennet vatanımızın tapusunu bugün göğsümüzü   kabartarak korkusuzca taşıyorsak
Bunu hiç şüpsesiz Ecdadımızın ÇANAKKALEDE ödedikleri diyete
Borçluyuz bizler bu destanı unutmayacağız ve yeni
Destanlar yazmak adına mücadelemize devam edeceğiz
Bütün gücüyle ve her türlü imkanıyla inandığı  haklı yolda
Çalışarak bütün insanların refah,saadet ve selamete
Ulaşması yolunda hizmeti geçenlere ne MUTLU
Selam ve dua ile

Hiç yorum yok: